30/06/2015

Soru Sor ya da Tahmin Et

      Günlük yaşantımızda birçok olayla karşılaşırız. Karşılaştığımız olayları yorumlar ve ona göre tavır sergileriz. Yorumlarımız tamamen kendi bakış açımıza göre olduğu için bazen gerçeği yansıtamayabilir. Bu durumun doğal sonucu ise, gerçekte olmayan durumları kendimize kabul ettirmektir.

      Bu durumun bir panzehiri var. Oldukça basit olduğu gibi zararı da yok: “Soru sormak”

      Bu açıdan bakıldığında dünyada 2 tip insan vardır: “Tahminleriyle ilerleyen” ve “Soru soran”.

      “Tahmin eden” insanları inceleyelim;
      Öncelikle cevabının “hayır” olduğunu tahmin eden(!) insan soru sormaktan çekinecektir. Bu, bir nevi önyargıdır.

      - Bir kızdan hoşlandın ve ona açılmak istiyorsun. “Aman ya reddedilirim zaten” düşüncesiyle duygularını bastırdın ve belkide çok mutlu bir evliliği paylaşacağın kişiyi baştan kaybettin. 
      - Çalıştığın şirkette kısa bir süre önce terfi ettin. Ama o da ne, senin bir üst pozisyonunda boşluk oluştu. İçerisinde bulunduğun gruptan terfi için adaylar çıkıyor. Sen de bir üst pozisyon için oldukça yeterli olmana rağmen “Daha yeni terfi aldım, ik ile görüşürsem açgözlü sanırlar” dedin. İkinci bir terfiyi kaybettin. 
      - Bir toplantıda önümüzdeki ay ile alakalı bir planlama yapılıyor. Derken toplantı sırasında bir karambol oldu ve sana verilen görevin tam olarak ne olduğunu kestiremiyorsun. Konu nereye çekersen oraya gider durumda. “Neyse, şimdi sorarsam aptal gibi görünürüm, yaptığım işi bilmiyormuşum sanırlar.” dedin ve açıklama istemedin. Hazır ol, 1 ay boyunca büyük bir bilinmezlik seni bekliyor, her an her şeyle karşılaşabilirsin.
      - Arkadaşlarınla bir kafede kahve içiyorsunuz. Hesap geldi. Pek alışılageldik bir şey değil, bu yüzden indirim talep etmedin. İndirim istemenin utanç verici gözükeceğini düşündün.

      Elbette örnekleri çoğaltabiliriz. Mutlaka sana yakın gelen birkaç madde vardır yukarıda. Sakındığın bu soruların sana neler kazandırabileceği ile sormadığın zaman neler kaybettirebileceğini düşün. Arasında soru sormanın ya da tahminlerinle devam etmenin arasında bir tercih yap.

      “Hayır” cevabından korkma.

      Olumsuz cevaplar insanları korkutabilir. Ancak korkulacak hiç bir şey yok. “Evet” ya da “hayır” ile cevaplanan sorular ya “evet” ya da “hayır” olarak cevaplanır. Bu kadar basit. Bunu gözünde büyütüp kendini hayattan soyutlama.

      Hoşlandığın kızın yanına gittin ve “tanışabilir miyiz” sorusuna cevap bekledin. O anki vücut dilin ya da ortamın abesliği sorunu yoksa “defol burdan lanet herif!!!!!” gibi bir cevap almazsın. “Hayır teşekkür ederim.” der ve yüzünü döner en kötü. Bırak dönsün. Geçmişe baktığında “ya acaba ne olurdu” diye düşünmektense yaşa ve gör.

      Daha yeni terfi ettiysen, bir üst pozisyonda kadro açıldıysa, kendine, çalışmana ve bilgine güveniyorsan insan kaynakları müdürünün karşısına çık ve “Merhaba, biliyorum bulunduğum pozisyona henüz terfi ettim ama ben açılan bu pozisyon için uygun olduğumu düşünüyorum. Bu pozisyon için şu bilgilerimi, şu tecrübemi kullanarak şunları başarabileceğime inancım tam.” de mesela. Emin ol yine çok uç bir durum olmadığı sürece kötü bir dönüş almazsın. En fazla “x hanım/bey, bulunduğunuz pozisyonda biraz daha deneyim kazanmanızın yararlı olacağını düşünüyoruz. Ekip arkadaşlarınızın size ihtiyacı var.” gibi bir cevap gelecektir. Başka ne olabilir ki?

      Soru sorma alışkanlığı edinmek için hayatında sürekli soru soran (doğru sorular) biri olmayı deneyimle. Mesela muhtemelen şu anda bir işte çalışıyorsun. Bir üst pozisyonundaki muhattabından bugün için 1 saat erken çıkmayı talep et. Belki sana “hayır” diyecek. Aldığın bu cevapla moralini bozma. Sadece soru sormayı deneyimlemeye başla. “Şimdi ona böyle desem o bana bunu der, ben ona şunu derim ve sonuç “hayır” olur.“diye içinden geçiyorsa işte başlamak için tam doğru zamandasın.

      Hayatın yargılarınla değil, sorularınla şekillendiğinde çok daha mutlu olacağından şüphen olmasın.

      Değişimi yaşa ve 2 hafta sonra ya da 1 ay sonra deneyimlerini bizimle e-posta aracılığıyla paylaş. :)