KALEMİN UCUNA DÖKÜLENLER

Her şey önce bir hayalle başladı. İlk başta anne babamın hayaliydim. Dünyaya geldim. Sonra kendim hayal kurmayı keşfettim ve kendime hayallerimden bir dünya yarattım...
17/01/2016

Anne Babalar Lütfen UYANIN!

        15 Ocak Cuma günü İhsan Zakiroğlu Ortaokulu'nda başarılı çocuklar yetiştirmenin ipuçlarını vermek için ailelerle buluştum. İtiraf ediyorum, bundan iki ay önce rehberlik öğretmeni Canan Hanım ailelere bu semineri vermem için beni davet ettiğinde tüylerim diken diken olmuştu. Sizi bilmiyorum ama başarı ve çocuk kelimelerinin aynı cümle içinde yan yana gelmeleri bir süredir içimi acıtıyor. Çocukların yarış atı gibi yarıştırılmalarından, onların robot değil de insan olduklarının unutulmasından, okulların özgürlükçü düşünen, soran ve sorgulayan, kendilerini tanımalarına, tutkularını keşfetmelerine, içlerindeki yaratıcılığı ortaya çıkartmalarına izin veren bir eğitim sunmak yerine sisteme köle yetiştirmelerinden çok rahatsız oluyorum. Ve  TEOG, YGS,LYS sınavları yüzünden hayattan bezmiş her genci gördüğümde kendime soruyorum:

        "Biz bu dünyaya bunun için mi geldik?"

        Üniversite mezunu olalım, iyi bir işe girelim, krediyle ev ve araba alalım, telefon şirketlerinin iki senelik sözleşmeli satışlarıyla en son çıkan telefonları kullanalım, evlenelim, çocuk yapalım, çocuklarımız iyi bir yerlerde okusun diye özel öğretmenlere/dershanelere/etüt merkezlerine dünyanın parasını bayılalım. Ve bunları biz ve çocuğumuz gerçekleştirdiğinde kendimizi ve çocuğumuzu başarılı sayalım. Aksi durumda da "başarısız olarak" etiketleyelim. Sizce de bu durumda bir tuhaflık yok mu?

        Biz dünyaya gerçekten bunun için mi geldik?

        Hiç düşündünüz mü şu an ölüm döşeğinde olsak ve bu dünyadan göçmemize sadece bir kaç saat kalmış olsa yaşadığımız ömrün muhasebesini hangi sorularla yapardık?

  • "Anadolu Lisesi/Özel okullara giriş sınavında kaç puan almıştım?"
  • "Hangi marka arabalar kullandım?"
  • "Kirada mı yoksa kendi evimde mi oturdum?" yoksa
  • "Kendime ve diğer canlılara karşı ne kadar vicdanlı, merhametli, hoş görülü ve sevgi doluydum?"
  • "Kaç kişinin kalbini kırdım, kaç kişinin yüzünde tebessüm oldum?"

        Bir yandan Canan Hanımla telefonda konuşurken bir yandan da zihnimden bu düşünceler geçiyordu. Yok kesin kararlıydım, "suni motivasyonla çocukların yarış atı gibi koşturulması için bir konuşma yapmayacaktım!" Sonra bir anda beynimde bir şimşek çaktı ve bunun beni dinlemeye gelecek anne babaları uyudukları derin uykudan uyandırmak için güzel bir fırsat olabileceğini fark ettim. İyi ki de fark etmişim. Cuma günü sadece annelerden oluşan değil babaların, babaannelerin ve dedelerin de aralarında olduğu harika  bir dinleyici kitlem vardı. Ve biliyorum ki birçoğunun ruhuna dokundum, dokunamadıklarımın da kafasını karıştırdım. :) Bir hocamın dediği gibi kafa karışıklığı iyidir, kristal berraklığına gebedir.

        Peki, ne mi anlattım beni dinlemeye gelenlere?

  • Kendinize sorun: Sizin için “BAŞARI” nedir?
  • Kendi arka bahçenize bakın: Başarı tanımınız çocukluğunuza ait size neler hatırlatıyor?
  • Farkına varın: Çocuklarınız bu hayatta kendinizi gerçekleştirmek, pişmanlıklarınızdan özgürleşmek için size verilen ikinci birer şans değil.
  • Aklınızdan çıkartmayın: Çocuklarınızın akademik olarak beklenilen başarıyı gösteriyor ya da gösteremiyor olması sizleri başarılı ya da başarısız yapmaz.
  • Unutmayın: Çocuklarınız robot değil, insan!
  • Hatırlayın: Profesyonel hayatında başarılı olup ve/ve ya mutlu, huzurlu, vicdan sahibi, merhametli olmayan, şefkat kelimesinin yanından bile geçmediği, sevgi kelimesinin anlamını bilmeyen kişileri hatırlayın.  Ve şimdi kendinize yeniden sorun çocuğunuz için nasıl bir "başarı" hayal ediyorsunuz?
  • Çocuğunuza evde koşulsuz sevildiğini hissettiği bir ortam yaratın.
  • Tutku kelimesinden ve tutkulu olmaktan korkmayın. Tutku kişinin ruhunun istediği şeydir. Çocuğunuzun tutkusunu, ne yapmayı arzuladığını keşfetmesine yardımcı olun. Ve bu tutkusunu gerçekleştirmesi için ona  cesaret verin.
  • Duygularıyla baş etmesini öğretin. 
  • Çocuğunuza beyinin her yaşta geliştiğini ve ortama uyum sağladığı söyleyin. Bu bilgi üzerilerindeki stresin azalmasına yardımcı olacaktır.
  • Çocuğunuzun akıl, beden ve ruh sağlığı için spor yapmasına olanak yaratın. Yapılan araştırmalar fiziksel olarak formda olan çocukların hareketsiz çocuklara göre daha iyi odaklanabildiklerini, sınıfta davranışsal olarak daha az karışıklık çıkarttıklarını, daha öz güvenli, daha az endişeli olduklarını gösteriyor. Benim öğrencilik yıllarımdan beri eğitim sisteminde bir çok şey değişti ama belki de bir tek beden eğitimi derslerinde test çözülmesi değişmedi. Beyin üzerinde çalışmalar yapan bir bilim insanının dediği gibi "testlerden daha yüksek puan almak için fiziksel egzersizi kesmek, kendinizi aç bırakarak kilo almaya çalışmak gibidir."
  • Çocuğunuzun ne yediğine dikkat edin.
  • Okuyun, araştırın. Sadece size çocuk eğitimiyle ilgili bilgi veren kitapları değil, ruhunuza dokunacak romanları ve size farklı bakış açısı kazandıracak kitapları da okuyun. Mesela Azra Kohen'nin Fi,Çi,Pi üçlemesini, mesela Laurent Gounelle'nin tüm kitaplarını, mesela Doğan Cüceloğlu'nun başta Damdan Düşen Psikoloğun Anıları olmak üzere tüm kitaplarını...

        Okuyun, okudukça sorgulayın ve düşünmeye başlayın böyle bir sistemin içinde ben çocuğumu nasıl koruyabilirim? Onun tutkusunu, yeteneklerini, becerilerini keşfetmesine nasıl yardımcı olabilirim? Bunları bulduktan sonra onu cesaretlendirmek için neler yapabilirim? Çocuğuma objektif bir şekilde destek olabilmek için geçmişimdeki  hangi konuları şifalandırmalıyım?

        Ve lütfen:

        UYANIN!

        Bugüne kadar bildiğinizin en iyisini yaptınız ama artık daha fazlasını yapmalısınız. Hep birlikte yapmalıyız. "Ama biz anne baba olarak tek başımıza ne yapabiliriz ki?" düşüncesi kolaya kaçmanın en kolay yoludur. Kendi çocuğunuz için de gelecek nesiller için de yapabileceğiniz çok şey var. Hep birlikte sorunun değil, çözümün bir parçası olalım. İşler her geçen gün çığırından çıkıyor. Bu ülkede anaokuluna kabul edilebilmek için mülakata giren çocuklar var! Ben bir uzman olarak isyandayım, lütfen siz de anne baba olarak isyanda olun. Bu çocuklar hepimizin çocukları. Bu isyan öfkenin isyanı değil, sistemi yeniden inşa etmenin coşkusudur.   

        Hadi hep birlikte UYANALIM!

        Dip Not: Bu yazıyı yazdıktan bir saat sonra 13 yaşındaki bir öğrencinin acı haberi geldi. Bilmiyorum farkında mısınız ama bu ölümden aslında hepimiz sorumluyuz. Eğer gerçekten her şerde bir hayır varsa, umarım bu ölüm hepimizin uyanışı olur. Nurlar içinde yat tatlı çocuk!.. Allah ailene yüksek sabır versin.