KALEMİN UCUNA DÖKÜLENLER

Her şey önce bir hayalle başladı. İlk başta anne babamın hayaliydim. Dünyaya geldim. Sonra kendim hayal kurmayı keşfettim ve kendime hayallerimden bir dünya yarattım...
01/08/2016

Sevginin Çözemeyeceği Hiçbir Sorun Yoktur

      İki haftalık bir aradan sonra yeniden merhaba. 15 Temmuz gecesinden sonra bilerek ve isteyerek verdim bu arayı. Çünkü biraz durmaya ve kendi içimde sessiz kalmaya ihtiyacım vardı. Yalan yok, darbe girişiminde bulunulan o gece evimizin üzerinden uçan jetler beni korkuttu ve hayatımda ilk defa ülkelerinde savaş olan insanların ne hissettiğini az biraz da olsa anladım. Bu deneyim kesinlikle ürkütücüydü ama bir yandan da savaşa maruz kalanları kısa süreliğine olsa da anlamış olmak benim için kıymetliydi.

      Aslında bu sessizlik ihtiyacım 28 Haziran Salı günü Atatürk Havalimanı'ndaki patlamalardan sonra ortaya çıkmıştı. Bir gün önce sizlerle şunu paylaşmıştım:

      "Özümüze döndüğümüz, her canlıya sevgi ve şefkatle yaklaştığımız musmutlu bir hafta olsun." ve ardından gelen tebessüm eden bir yüz.

      Öncellikle şunu söylemeliyim ki, sosyal medyada sizlerle paylaştığım hiçbir şey sırf paylaşmış olmak için paylaşılmıyor. Düsturum sizinle daha öncede paylaştığım Sai Baba'nın o muhteşem sözleri:

      "Konuşmadan önce düşün. Gereği var mı? Gerçek midir? Şefkat barındırıyor mu? Kimseyi incitebilir mi? Sessizliği bozacak kadar değerli mi?"

      İşte bu yüzden de 27 Haziran'da kalben yazmış olduğum duanın/dileğin hemen üstüne o korkunç patlamalar olması beni sarstı.

      Utandım.

      O korkunç geceyi hepimize yaşatanlar adına utandım.

      Mahcup hissettim.

      Bir duama baktım, bir de ertesi gün olana! Sanki dalga geçer gibi...

      Şapkamı önüme koydum ve birlik bütünlük adına sahip olduğum düşünceleri ve paylaştığım yazıları gözden geçirdim. Ülkemizin uzun bir süredir yüzü gülmezken benim düşüncelerimde ve yazılarımda gerçeklikten uzak, uçuş uçuş bir hal var mıydı benim fark etmediğim? Aslında sorunun cevabını net bir şekilde biliyordum. Düşüncelerim de, yazdıklarım da, ayaklarım da yere gayet sağlam basıyordu. O yüzden bildiğimin en iyisini sizlerle paylaşmaya devam etme kararı aldım. Ama gündemi o kadar hızlı değişen bir ülkeyiz ki daha acımızın kırkı çıkmadan bu sefer de darbe girişimini yaşadık. Beterin beteri bu olsa gerekti. Şükür ki bu girişim durduruldu ve büyük bir felaketin eşiğinden döndük. Ve işte bu sefer kısa bir süreliğine de olsa eleştirilme riskini de göze alarak sessiz kalma hakkımı kullandım. Ne mutlu bana ki sadece iyi olup olmadığımı merak edenlerin mesajlarını aldım.

      Her şerde bir hayır olduğuna ve her ne olursa olsun gerçek sevginin çözemeyeceği hiç bir sorunun olmadığına inananlardanım. Darbe girişimi de bu ülkeyi yıkmak yerine halkını birbirine yeniden yakınlaştırmaya başladı. Birbirimizi ötekileştirmeden yaşamayı öğrenmek için elimize geçen çok güzel bir fırsat bu. Umarım bu fırsatı hepimiz çok iyi değerlendirir ve taşın altına elimizi sokarız. Taşın altına elimizi sokmaktan kastım sadece sokaklara dökülmek değil tabii ki. Onun yanı sıra birbirimizle aramıza duvarlar örmeden, birbirimize saygı duyarak nasıl yaşayabiliriz gibi konuları düşünmeye daha fazla mesai harcayabiliriz.

      Her şeye rağmen dileğimi tekrarlıyorum. Özümüze döndüğümüz, her canlıya sevgi ve şefkatle yaklaştığımız musmutlu bir Ağustos ayı olsun.

      Sevgiyle...

      Pınar Kobaş