KALEMİN UCUNA DÖKÜLENLER

Her şey önce bir hayalle başladı. İlk başta anne babamın hayaliydim. Dünyaya geldim. Sonra kendim hayal kurmayı keşfettim ve kendime hayallerimden bir dünya yarattım...
19/06/2016

Babama...



      Bugün hepimizin bildiği gibi Babalar Günü
. Yazılarımı takip edenler bilirler, bu tarz günleri samimiyetten uzak bulurum ve çok fazla önemsemem. Ama bugün yelkenleri suya indirdim ve başta babam olmak üzere tüm babalar için bir kaç satır yazmak istedim. Çünkü babalar günü bende hep ihmal edilmiş bir evlat hissini yaratmıştır. Anneler günü o kadar ışıl ışıldır ki babalar günü bu ışıltının gölgesinde kalır. Bu ikinci olma hali aslında kolektif bilincimizdeki anne babalık kavramıyla ilişkilidir.

      Kadın doğurgandır, dokuz ay bir canlıyı bedeninde taşır ve onu dünyaya getir. Bebek dünyayla ilişkisini ilk anne üzerinden kurar. Kendini yaşadığı dünyada güvende hissetmesi anneyle kurduğu ilişkiye bağlıdır. Bu ve bir çok sebepten ötürü anne olmak kutsaldır. 

      Peki, ya baba olmak?

      Ebeveynlik yolculuğunda baba bir süre ikinci planda kalır. Aslında kalmaz, geri plana itilir. Çünkü inanışa göre annelik içgüdüseldir, babalık süreçte öğrenilir. Ve bebeğin ilk doğduğunda babadan çok anneye ihtiyacı vardır. Bu yüzden baba sırası gelene kadar kenara çekilmeli ama eve ekmek getirmeye devam etmelidir. Böylece daha çocuk ilk doğduğu andan itibaren anneyle duygusal babayla maddesel bir ilişki kurmaya başlar. 

      Öncelikle şunu belirtmeliyim ki ebeveynlik süreci hamilelikle başlamaz. İki tarafında çocuğu istemesi, fiziksel, ruhsal ve maddi olarak buna kendilerini hazır hissetmeleriyle başlar. Kadın hamile kaldığında erkek de artık bir baba adayıdır. Bu süreçte bebeği istemesi, eşine destek olması, baba olmakla ilgili endişelerinin farkında olup bu duyguları sağlıklı bir şekilde yönetebilmesi o ailenin huzuru, mutluluğu ve bütünlüğü için çok önemlidir. Bebek dünyaya geldikten sonra da baba bir kenara itilmek yerine ait olduğu yerde yani bebeğinin ve eşinin yanında olmalı ve daha ilk günden bebeğiyle ilişki kurmaya başlamalıdır. Özetle, annenin kutsallığı babayı değersizleştirmez. Anne olmak ne kadar kutsalsa baba olmak da o kadar kutsaldır. Bir baba da aynı anne gibi çocuğunun bilişsel, duygusal ve sosyal olarak sağlıklı bir şekilde gelişmesi için çok önemlidir.

      Aslında bu yazının böyle başlamasını hayal etmemiştim. Daha ilk cümlesinden itibaren babama hitaben bir yazı olmasını istemiştim. Ama bu yazıyı yazmak benim için duygusal olarak o kadar kocaman ki iki senedir bir türlü kelimelerim kağıtla kavuşamıyorlar. Evet tam iki senedir her doğum gününde ve babalar gününde babama için yazmak istediğim bu yazı gözlerimde biriken göz yaşlarının ağırlığından bir türlü yazılamadı. Ama yok bu sefer kararlıyım, bu babalar gününde kelimelerim kesinlikle kağıtla buluşacaklar!

      Ben Abhaz kökenli bir ailenin kızıyım. Babam için, atalarının sürüldüğü ve şu an kendi ana vatanı olan Türkiye ne kadar değerli ve kıymetli ise, ata vatanı Abhazya da o kadar önemlidir. Abhaz kökenli olmak demek hayatında uymak durumunda olduğun bir sürü kural demektir. Bu kurallar kağıda olmasa da her Abhaz kökenlinin hücrelerine yazılmış kurallardır. Biz bu kurallarla doğarız ve bir çoğumuz bu kurallarla toprağa gömülürüz. Babam da örflerine, adetlerine gönülden bağlı ve bir çoğunu da hayatında uygulamaya devam eden biridir. Bir konu hariç... O da çocuklarıyla olan ilişkisi. Çocukluğumdan beri annem beni ne kadar öptü ve sarıldıysa, babam da o kadar öptü ve sarıldı. Annemden ne kadar şefkat gördüysem babamdan da aynı şefkati gördüm. Beni sevdiğini hep hissettirdi. Sevgisini başkalarının yanında göstermekten de asla çekinmedi. Babamdan en çok azarı ona yeterince sarılmadığım zaman işitirdim. Sevgisini göstermenin dışında bizlerle vakit geçirmeyi de severdi. Çocukken beni parka götürür ve benimle basket oynardı. Daha ilerleyen yaşlarda festivalleri takip eder beni konserlere, dans gösterilerine götürürdü. İzlediğimiz bir Flamenko grubuysa konser sonrasında otoparka giderken yeni öğrendiği dans figürlerini yapmaktan çekinmez, beni de onunla dans etmem için teşvik ederdi. Ben ise henüz Abhazlar için çok önemli olan "ayıp ve utanma" kavramlarıyla "kendin olabilme" cesaretini gösterme arasındaki farkı bilmediğim için utanıp dans etmez ama kahkahalarla babamı izlerdim. Babam hep rahat ve kendi gibi oldu. Bundan da bir gün olsun şikayetçi olmadı. Ama kendi gibi olduğu her konuda onunla hem fikir olmadığım zamanlarımız da oldu. 

      Saygısızlık etmeden babamla her zaman tartışabilme lüksüne sahiptim. Ola ki merkezimden şaşıp o saygı sınırını aştığımda elinin altında bir bardak suyu olurdu yüzüme atıp beni ayıltmak için. Bir gün öyle bir şey yaşadık ki babamın beni ayıltması için bir bardak sudan daha fazlasına ihtiyacı vardı. Ama bilmediği şey şuydu, beni o an dünyanın en kuvvetli şelalesinin altına soksa o an ayılacak gibi değildim. Ruhumun olgunlaşması için bir deneyim yaşamam gerekiyordu ve o deneyimi yaşamadan büyüklerimin deneyimiyle dersimi almam mümkün değildi. Çünkü ben babamın kızıydım; onun kadar özgürlüğüne düşkün ve inandığı bir şey uğruna sonuna kadar mücadele eden biriydim. O dönemde ayrı düştük babamla. Ve babam kendini herkese yanlış ifade etme pahasına da olsa, kızının mutsuz olmaması için etrafa karşı bir aslan kesildi ve onunla aynı fikirde olmayan herkesi kükreyerek kendinden uzaklaştırdı.O aslında kızını korumak için her babanın yapması gerekeni yaptı. 

      Bir süre sonra ben ayıldım. Ama beni ayıltan babamın kükremeleri değil, ruhumun sesi oldu. Artık almam gereken dersi almış ve sonunda gözlerim açılmıştı. Gözlerim açılmıştı açılmasına ama onlar açılana kadar babamın da benim de kalbimizde derin yaralar oluşmuştu. İkimizin de yaralarının şifalanması için zamana ihtiyacımız vardı. Ve çok şükür sevgiyle ve emekle o yaralar şifalandı, en azından benimkiler. 

      Canım babam umarım senin yaralarında kapanmıştır. Seni kırdığım, üzdüğüm her an için özür dilerim. Ama aynı senin gibi ben de bildiğimin en iyisini yaptım. Daha iyisini bilsem yapardım. Bana kattığın her değer için sana teşekkür ederim. Sen benim kahramanımsın. İyi ki varsın, iyi ki benim babamsın. Hakkını lütfen helal et. Seni seviyorum ve babalar gününü en içten dileklerimle kutluyorum.

      Humsis Kızın.