KALEMİN UCUNA DÖKÜLENLER

Her şey önce bir hayalle başladı. İlk başta anne babamın hayaliydim. Dünyaya geldim. Sonra kendim hayal kurmayı keşfettim ve kendime hayallerimden bir dünya yarattım...
16/09/2010

DEHB Farkındalık Ayı… Peki, Sen Ne Kadar Farkındasın?

        Eylül Ayı’nı DE/HB Farkındalık Ayı olarak takvimine işaretle lütfen sevgili okuyucu. Bak dikkat edersen, ajanda demedim takvim dedim, gerilme hemen! :) Seni anlayabiliyorum, ajanda kullanmakta zorlanıyor olabilirsin, hatta “o” kelimeyi duymak bile tüylerini diken diken ediyor olabilir. Yapın gereği çok normaldir ama laf aramızda biraz da gözünde çok büyüttüğünden becerememektesin. Olsun, ben seni olduğun gibi kabul ediyorum. Peki ya sen kendini ne kadar olduğun gibi kabul edip, seviyorsun? DE/HB Farkındalık Ayı’ndan buraya nasıl geldik deme hemen. Her konuda olduğu gibi bunda da sabırsızsın işte :) Sabret ve yazılanları sonuna kadar oku, anlayacaksın ne demek istediğimi.

        A.B.D’de 2004 senesinden beri Eylül ayı Ulusal DE/HB Farkındalık Ayı. Amaç, DE/HB konusunda halkı uzmanlar tarafından bilinçlendirmek. Türkiye’de henüz bununla ilgili resmi bir çalışma yok. Hâlbuki ne kadar çok ihtiyacımız var. Ülkemizde DE/HB denilince asıl rating yapan “Hiperaktivite”, çünkü Türk halkının algısında Hiperaktivite = Üstün Zekâ. Yani aileler için bir övünç kaynağı aslında. Dikkat Eksikliği daha gariban kalıyor Hiperaktivitenin yanında. Aileler ezik hissediyor kendilerini çocukları “H” siz DEB tanısı aldıklarında. Çünkü halk arasındaki inanç Dikkat Eksikliği = Zekâ kapasitesi düşük olduğu. Dikkat ettiysen en kibar haliyle yazdım; senin ve benim çocukluk travmalarımız canlanmasın diye.

        Dünyada hiçbir bozukluk DE/HB kadar tartışılmaz halk içinde. Çünkü belirtilerine baktığında herkes kendinden bir şey bulur. Bu yüzden bir kısım halk-zannedersiniz hepsi tıp mezunu- DE/HB’nin uzmanlar ve ilaç firmaları tarafından uydurulmuş bir bozukluk olduğunu düşünürler, hatta cahil cesareti göstererek böyle bir şeyi iddia ederler!

        DEHB klinik olarak çok iyi tanımlanmış biyolojik kökenli psikiyatrik bir bozukluktur. Genellikle zekâsı normal ve normal üzerindeki kişilerde görülür. Her hiperaktivitesi olan çocuk ileri zekâlı olmak zorunda değildir. Her dikkat eksikliği olan çocuğun da zekâ kapasitesi düşük değildir. Evet, zaman zaman herkes DE/HB’nin belirtilerini yaşayabilir. Bu, o kişi için bir dönemdir (sevgilisinden ayrılmış olabilir, evde işler yolunda gitmeyebilir, vs.) ve kişi o sorununu hallettikten sonra belirtiler ortadan kalkar. DE/HB tanısı almış kişi ise çocukluğundan beri bu sıkıntıları yaşar. DE/HB yüzden gerçekten kapasitesini ortaya koyamaz ve yaşam kalitesi düşer. Bu da kişide özsaygı ve öz güven eksikliğine sebep olur.

        İşte sırf yukarda yazdıklarımı insanlarla paylaşmak için bile Türkiye’de bizim de bir DE/HB farkındalık ayımız olmalı. Sadece halkın bilinçlenmesini bırak erişkin psikiyatristlerinin, psikologların ve danışmanların bile DE/HB konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Maalesef erişkinlerde DE/HB’ni bilmeyen o kadar çok uzman var ki alanda.

        Peki, şu anda bu satırları okuyan ey DE/HB’li; herkesten önce sen sorunun ne kadar farkındasın ve kitabi tanımlamalar dışında sen kendinin ne kadar farkındasın? Hangi alanlarda iyisin? Yeteneklerin, becerilerin neler? Hangi saat dilimleri arasında daha iyi öğreniyorsun? Neler sana vakit kaybettiriyor? Ve yazının başında da sorduğum gibi sen ne kadar kabulleniyorsun kendini olduğun gibi ve ne kadar seviyorsun kendini? Unutma ilk önce sen bir sorunun olduğunu kabul edecek ve kendini bu sorununa rağmen seveceksin ki başkaları da seni olduğun gibi kabul edip sevsinler. Ne dersin?