KALEMİN UCUNA DÖKÜLENLER

Her şey önce bir hayalle başladı. İlk başta anne babamın hayaliydim. Dünyaya geldim. Sonra kendim hayal kurmayı keşfettim ve kendime hayallerimden bir dünya yarattım...
03/08/2012

DEHB'li Çocuğu Olan Annelerin Dikkatine!

Yaz mevsimi, çocukluğumdan beri mevsimlerden en sevdiğim. Geleceğin tasasını da sevincini de daha gelecek gelmeden yaşayan çocuk ben; her sene tatilin müjdecisi olan Haziran ayının coşkusunu Mayıs'ta, Eylül'ün depresyonunu da Ağustos'ta yaşamaya başlardım. Anneciğim ise tam tersi her yaz ortasında, bozulan düzeninin yeniden kurulması için okulların açılmasını iple çekerdi.

        Şimdi bakıyorum da çevreme, o günden bugüne pek değişen bir şey olmamış. Yaz hala çocuklara sevinç çığlıkları attırtan, annelere ise (bir süre sonra) imdat diye bağırttıran bir mevsim! Hele çocuğunda ya da çocuklarında Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) varsa, vay o annenin haline…

DEHB'li ÇOCUKLA YAZ TATİLİ

        Hülya Yıldırım da annelerin bu çığlıklarını duymuş olacak ki, geçen hafta bana, “DEHB'li çocuğu olan annelere yaz için öneriler” yazmamı isteyen bir e-posta gönderdi. "Tabii, yazarım" dedim ve iki dakika da yazıyı zihnimde bitirdim. Öncelikle ilaç kullanan çocukların doktorlarıyla mutlaka görüşülüp ilaç düzenlemesi yapılması gerekir. Aynı okul zamanın da olduğu gibi yazın da evde rutinlerin olması çok önemlidir. Çünkü bu çocuklar ne kadar kurallardan hoşlanmasalar da, ihtiyaçları olan sınırların iyi çizildiği, kuralların açık ve net bir şekilde konulduğu ve bu kurallara uyulduğu düzenli ortamlardır. Örneğin, yatış kalkış saatlerinin belli olması ya da gün içinde yapılacak aktivitelerin önceden çocukla birlikte planlanmış olması gibi. Eğer ailenin maddi imkanları izin veriyorsa, çocukların yaşıtlarıyla sosyalleşebileceği ve spor yapabileceği bir yaz okuluna göndermek de iyi bir fikir olabilir... Pıt pıt pıt pıt bu ve benzeri öneriler hemen sıralanıverdi zihnimde. Ama bunları kağıda dökebilmem bile bir haftamı aldı! İşin daha da acı tarafı, işin uzmanı benim! Böyle bir yazı yazmak benim aklıma gelmeliyken neden illa Hülya'nın beni dürtmesini bekledim??? Aslında cevabı çok basit, çünkü benim ruhum akmıyor öneriler veren didaktik yazılar yazmaya. Hepi topu bu tarz iki yazı yazdım ve inanın şimdiye kadar en az o iki yazım okundu:) Neden o iki yazımın daha az okunduğunu bilmiyorum, ama neden o tarz yazılar yazmadığımı çok iyi biliyorum.

        Birincisi, yukarıda sıraladığım öneriler önemli ama "yüzeysel" önerilerdir. Tanıları aynı olsa da her çocuk birbirinden farklıdır, çünkü her ailenin dinamikleri farklıdır. Hele söz konusu DEHB ise devreye mutlaka eşlik eden bozukluklar da girer. Bu yüzden genel önerilerden çok, asıl faydalı olan çocuğa ve aileye özel önerilerin verilmesidir.

        İkincisi, klinik ortamdaki tecrübem ve yapılan araştırmalar şunu göstermektedir ki DEHB'li çocuğun anne ve-veya babasında da aynı sorunun gözlemlendiğidir. Bu çok önemli bir bilgidir. Çünkü anne/babada, eğer bu sorunun farkına varılmazsa ya da farkına varıldığı halde tedavi planının içine annenin ya da babanın da tedavisi de alınmazsa çocuğun tedavisi genellikle sekteye uğrar.

DEHB’NİN TEDAVİSİ

        DEHB'nin tedavisi uzun süren bir süreçtir. Ebevynlerden birinde DEHB olduğunda o kişinin sabır eşiği düşük olduğu için hemen çözüm ister ve çözüm hemen gelmeyince çocuğunu sepet gibi bir uzmandan diğerine taşır. Ya da kendini organize edemediği, zaman kavramı olmadığı ve unutkan olduğu için çocuğun ilacını vermeyi ya da doktor randevusunun tarihini unutabilir. Ya da her gün doldurulması gereken çocuğun davranış tablosu bir süre sonra doldurulmamaya başlanır. Bunun yanı sıra DEHB'ni olan kişilerin duygularını kontrol etmekle ilgili sıkıntıları vardır. Küçük şeylere bile sinirlenebilir ya da üzülebilirler. Öfkelendiklerinde ağızlarından çıkanı kulakları duymaya bilir. Ayrıca, çocukluk ve ergenlikte hiperaktivite yetişkinlik döneminde huzursuzluğa ve gerginliğe dönüşür. Kendilerini anlam veremedikleri şekilde sıklıkla huzursuz ve gergin hissederler. Ve bu duygu sarmalının içinde de kaybolup giderler. Bu da çocuklarıyla olan ilişkilerini olumsuz etkiler. Çünkü bu çocukların sezgileri çok kuvvetlidir. Ortamdaki gerginliği hemen hissederler. Ve zaten kendini korumayı pek bilmeyen çocuklar oldukları için annenin ya da babanın gerginliği, öfkesi ya da üzüntüsü bu çocukların üzerine yapışır. Bu da onların daha gergin olmasına ve hareketliliklerinin artmasına sebep olur. Bu da anne baba tarafında sanki çocuğun huysuzluğuymuş gibi algılanır. Ya da çocuğun DEHB kaynaklı bir davranışı DEHB'li annenin bam teline basabilir. Bu da evde kriz ortamının oluşmasına hatta fiziksel ve sözel şiddete yani en istemediğimiz şeylere sebebiyet verebilir. İşte bu yüzden, bu tarz öneriler verilen yazıların iyi niyetle yazıldığını ama çoğu zaman da hedefe ulaşamadığını düşünüyorum. Ama madem böyle bir yazı yazdım son olarak da şu öneriyi eklemeden bitirmek istemiyorum. DEHB tanısı almış bir çocuğun tedavisinde anne babada da DEHB olup olmadığına bakılmalı, eğer varsa onların tedavisi de çocuğun tedavi planının içine MUTLAKA alınmalıdır."

DEHB’Lİ ÇOCUĞUN EBEVEYNİ DE DHBE’Lİ OLABİLİR!

        O yüzden tedavide anne babada da DEHB olup olmadığına bakılmalı, eğer varsa onların tedavisi de çocuğun tedavi planının içine MUTLAKA alınmalıdır. Hatta ilk basamak bu ebeveynin tedavisi olmalıdır. Maalesef birçok anne babanın yaptığı gibi, çocuklarının tedavisi için kendi tedavilerinden fedakarlık etmek çocuklarına yaptıkları en büyük kötülüktür.

        Tabii burada tedavi kelimesini de açmak gerekiyor. Çünkü tedavi denilince genelde, haklı olarak, ilk akla gelen medikal tedavi oluyor. Bu da bazılarımıza itici gelebiliyor. Ama tedavi aslında ilaçtan çok daha fazlasını kapsayıcı bir kelimedir. Benim burada kastettiğim "tedavi"; annenin ve babanın kendilerine şöyle bir kuş bakışı bakıp, hayatta tıkandıkları alanları görmeleri, yaşadıkları sıkıntıların farkına varmaları ve bu farkındalıkları eyleme geçirecek desteği almalarıdır. Bu destek terapi olabilir, DEHB Koçluğu olabilir, aile dizimi olabilir. Bununla birlikte DEHB'li anne-babanın çocuğuyla birlikte enerjilerini atabilecekleri aktivitelerde bulunmaları da çocuklarıyla olan ilişkilerinin şifalanması adına bir adım olduğundan, bu da "tedavi" kelimesinin kapsayıcılığı içindedir. Bazen medikal destek de gerekebilir. O zaman anne-baba bir psikiyatristten destek alabilir. "Yok ben kimyasal bir şey kullanmak istemiyorum" diyorsa kişi, o zaman homeopati imdata yetişebilir.

        Hepinize mutlu, huzurlu, çocuklarınızla keyifli vakitler geçirdiğiniz günler diliyorum