KALEMİN UCUNA DÖKÜLENLER

Her şey önce bir hayalle başladı. İlk başta anne babamın hayaliydim. Dünyaya geldim. Sonra kendim hayal kurmayı keşfettim ve kendime hayallerimden bir dünya yarattım...
07/09/2012

İyi Bir Okul Yılı İçin Öneriler

        Okulların zili bu sene 17 milyon öğrenci ve 34 milyon veli için çaldı, kimisi için ilk, kimisi içinse kim bilir kaçıncı kez. Çocuğun yaşı kaç olursa olsun her eğitim öğretim senesi çocuk için de anne babası için de hem stres hem de yeni bir umuttur. Biz de, “hayatımızda büyük değişiklikleri yaratan küçük dokunuşlardır” düşüncesinden yola çıkarak, çocuğunuzla mutlu ve huzurlu bir akademik yıl geçirebilmeniz için sizlere küçük önerilerde bulunmak istedik.

        Önerilere geçmeden önce isterseniz geçmişe kısa bir yolculuk yapalım. Önce anne baba olacağınızı öğrendiğiniz ilk anı bir hatırlayın. Sonrasında 9 ay süren bekleyiş sürecini… Meleğinizi kucağınıza aldığınız o ilk anı… Onunla ilk göz göze gelişinizi… Size ilk kez anne-baba dediği günü… Hayatınıza giren bu “küçük mucizenin” hiçbir şey yapmadan, sadece nefes alıp vererek sizi ne kadar mutlu ettiğini anımsayın ve o duyguda biraz kalın.


1. HATIRLAYIN:

        İşte en önemli ilk küçük önerimiz; çocuğunuz çarpım tablosunu ezberlemekte ne kadar zorlanırsa zorlansın, akademik olarak komşu çocuklarının ne kadar gerisinde olursa olsun onun “sadece” varlığının sizde yarattığı mutluluğu sürekli hatırlayın. Çocukla sürekli dersler üzerinden kurulan ilişki bir süre sonra çocukta şu hissi yaratır: “Anne ve babam beni iyi not getirirsem severler.” Bu his de çocukta yaralar açar. Kendini yetersiz ve değersiz hisseder, kendine güveni zedelenir ve sorumluluk almakla ilgili sıkıntı yaşar. Rekabetin yoğun olduğu eğitim sistemimiz içerisinde çocuğunuzla ilişkinizin zarar görmemesi için kendinize şu soruyu sorabilirsiniz: “Bu sistemin içerisinde çocuğum ve kendim için nasıl sağlıklı bir ortam yaratabilirim?”

2. KENDİNİZE SORUN:

        Bir anne babanın görevi çocuğuna zorlandığı alanlarda yardımcı olmak ve rehberlik etmektir. Akademik olarak zorlanan, potansiyelini ortaya koyamayan çocuğunuza yardımcı olabilmek için ilk önce anne baba olarak kendinize sorun:

        “Benim çocuğuma ne iyi geliyor?”
        “Benim çocuğum nasıl ders çalışıyor?”
        “Çocuğum hangi ortamda rahat ders çalışıyor?”
        “Odası ders çalışmaya müsait mi? Işık yeterli mi?”


3. GÖZLEMLEYİN:

        Bu soruları kendinize sorduktan sonra soruların cevabını almak için ders çalıştığı odada bir yere oturun ve onu uzaktan izleyin.

        - Derse başlaması ne kadar süresini alıyor?
        - Kaç dakika sonra kıpırdanmaya başlıyor?
        - Dikkatini neler dağıtıyor; dışarıdan gelen ses mi, odasındaki eşyaları mı? O an aklına gelen bir şey mi?

        Bu ve benzeri şeyleri gözlemleyip çocuğunuz hakkında bilgi toplayın. Ama bunu yaparken çocuğa müdahale etmeyin, sadece gözlemleyin.

3. ÇOCUĞUNUZA SORUN:

        Sonra çocuğunuza sorun;

        - Derse başlamasını engelleyen neler var? Konuyu mu bilmiyor? Kitabını ya da defterini okulda mı unuttu? Defterindeki bilgiler mi eksik? Yoksa ödevlerini defterine mi yazmadı?
        - Konuyu anlamadığı zaman ne oluyor? Kendini nasıl hissediyor?
        - Ders çalışırken nerelerde sıkılıyor?
        - Ders çalışırken sıkıldığında bedeni buna nasıl tepki veriyor? Eli mi terliyor, başı mı ağrıyor, kalkıp dolaşmak mı istiyor?
        - En çok hangi dersi çalışırken zorlanıyor, sıkılıyor?
        - Ders çalışırken aklına neler geliyor?
        - Odasında ders çalışırken dikkatini dağıtan neler var?
        - Çalışma masasının olduğu yerden memnun mu?
        - Odası dışında evde ders çalışmaktan hoşlandığı bir yer var mı?
        - En iyi nasıl öğreniyor? Dinleyerek mi, birisini yaparken izleyerek mi yoksa kendi yapmayı deneyerek mi? En çok hangi öğretmeninin ders anlatma şeklini seviyor? Kendisi öğretmen olsaydı dersleri öğrencilerine nasıl öğretirdi? Hayalindeki sınıf ve çalışma ortamı nasıl?
        - Dersten sıkıldığında ne yapmak onu rahatlatır? Bir şey içmek mi? Biraz evin içinde dolaşmak mı? Yoksa omuzlarına masaj yapılması mı?

SORUNUN DEĞİL, ÇÖZÜMÜN PARÇASI OLUN!

        Bu soruları çocuğunuza sormak çocuğunuzu sorunun değil, çözümün bir parçası yapar. Çocuğunuza soru sorarken ve cevaplarını dinlerken ses tonunuza ve beden dilinize dikkat edin. Yargılayıcı olmayın, sadece ona yardım etmek istediğiniz için bu soruları sorduğunuzu ona hissettirin. Çocuk cevap verirken çocuğu ciddiye alın. Çünkü o sizin sorularınıza cevap verirken kendini ifade etmeyi öğreniyor. Çocuk bu yöntemle yani sorduğunuz soruya cevap vermeye başladığı andan itibaren bir sıkıntı olduğunu kabul ediyor ve bunun sorumluluğunu almaya başlıyor.

        Eğer çocuğunuz ağzından kerpetenle laf alınan çocuklardansa, ondan bilgi almak için de onun rahat ettiği bir ortam yaratıp sanki üçüncü bir kişiden bahseder gibi konuşabilirsiniz. Genelde konuşmayan çocuklar kendilerini ifade etmekle ilgili sıkıntı yaşayan çocuklardır. Onlar için duygularını ifade etmek de zordur. Bu yüzden de üçüncü bir kişi üzerinden konuşulunca daha rahat ifade ederler kendilerini.

4. KIYASLAMA YAPMAYIN:

        Bazı anne babalar çocuklarını motive edeceğini düşünerek çocuklarını başkalarıyla kıyaslarlar. Hatta bazıları da kıyaslama yapmadıklarını, yaptıklarının “örneklendirme” olduğunu söylerler. Çocuğun algısında ise “Ayşe çok güzel ders çalışıyor” ifadesiyle “Ayşe gibi olamadın” arasında hiçbir fark yoktur. Karşılaştırılan çocuk bireyselliğini ve özgüvenini kaybeder. Özellikle SBS ve YGS-LYS annelerinin arkadaş sohbetlerinde sürekli çocuklarının test sonuçlarını konuştuklarını gözlemliyoruz. Bu konuşmaların ne size ne de çocuğunuza bir faydası vardır. Çocuğunuzun derslerini başkalarının bilmesine gerek yok. Bunu yapmayı bıraktığınızda çocuğunuzun sırtından büyük bir yük ve stresi almış olacaksınız.

5. EMPATİ KURUN:

        Kendinizi çocuğunuzun yerine koyun ve hayatınızın sadece ders ve sınavdan ibaret olduğunu ve ailenizin sizinle sadece dersler üzerinden ilişki kurduğunu düşünün. Siz kendinizi nasıl hissedersiniz?

6. HAYAT SADECE DERS DEĞİL:

        Çocuğun o hafta ne kadar sınavı olursa olsun, mutlaka kafasını boşaltacağı aktivitelerde bulunması gerekir. Ders dışı aktiviteler çocuğun akademik başarısından dolayı hak ettiği bir alan olmamalıdır. Çünkü stresini atacak, enerjisini boşaltacak alana ihtiyaçları vardır. Bu alan spor, müzik, bilgisayarda oyun oynamak olabilir. Ama burada da dikkat etmeniz gereken, çocuğunuzun yaptığı aktivitede performans beklentinizin olmaması gerekir. Yani çocuğunuzu yüzmeye gönderiyorsanız, ondan Michael Phelps olmasını beklemeyin, sadece eğlenmesi için gönderin.

7. ÇOCUĞUNUZUN DÜNYASINI TANIYIN:

        Her çocuğun mutlaka ilgi duyduğu bir alan vardır. Kimi çevreye, kimi dünyada olup bitenlere karşı duyarlıdır. Kimi hayvanları çok sever, kimi müziği, kimi de konsol oyunlarını. Çocuğunuzun ilgi alanı ne olursa olsun onunla bu konularda konuşabilirsiniz. Bu konularda sizin bir şey bilmenize gerek yok, o yüzden rahat olun. Değerlendirmeden, yargılamadan sadece dinleyerek onun dünyasına girin. Ve mucizelerin hayatınıza girmesine hazır olun.

        Hepinize çocuğunuzla birlikte mutlu, huzurlu ve başarılı bir eğitim öğretim yılı diliyoruz.

Aynur Salış - Doğal Sağlık Danışmanı
Pınar Kobaş- Uzm. Psikolojik Danışman

*Bu yazı Pınar Kobaş'ın Aynur Salış'la birlikte Doğal Sağlık Danışmanı'nın Facebook sayfasına yazmış olduğu bir yazıdır.