KALEMİN UCUNA DÖKÜLENLER

Her şey önce bir hayalle başladı. İlk başta anne babamın hayaliydim. Dünyaya geldim. Sonra kendim hayal kurmayı keşfettim ve kendime hayallerimden bir dünya yarattım...
03/12/2010

Nörofeedback Terapisi

        Yüzyılın Buluşu mu yoksa Andersen’den Masal mı?  
        Konferansta (22.Uluslarası DE/HB Konferansı) dişlerimi bileyerek gittiğim tek panel Nörofeedback(nörofidbek)Terapisi’nin anlatıldığı paneldi. Aslında,  Nörofeedback Terapisi ile bir alıp veremediğim yok. Benim derdim; yeterli bilimsel kanıtlara dayandırılmamış, henüz çalışmaların bebeklik döneminde olduğu bir tedavi yöntemini, müthiş vaatlerle ailelere pazarlayan ve ilaçsız mucizevî bir tedavi yöntemi olarak Andersen’den masallar anlatan yerli ve yabancı bazı uzmanlarla. Çünkü onların bu vaatlerine inanıp (doktoruna inanmayacaksın da kime inanacaksın?) maddi anlamda mağdur olan ve hiçbir olumlu sonuç alamayan birçok aile var.
        Peki,  Nörofeedback Terapisi nedir? En basit anlatımla, beynin daha iyi çalışabilmesi için bozulmuş beyin dalgalarının ilaç kullanılmadan değiştirilmesidir. Hani radyo cızırdadığı zaman kanallarla oynayıp daha düzgün çalan bir frekansı bulmaya çalışıyoruz ya, onun gibi bir şey. Başa geçirilen ve üzerinde elektrotların olduğu bir şapka ile beyne direkt olarak, haftada en az iki defa uygulanmaktadır- ki konferanstaki uzmanlar en az üç kez olması gerektiğinin altını çizdiler. En az 40-50 seansa ihtiyaç duyulmaktadır. Bununla birlikte oldukça da pahallı bir yöntemdir.
        Sıkılma ihtimalinizi göz önünde bulundurarak, panelde neler anlatıldığını detaylı bir şekilde anlatmayacağım. Çünkü ben bile konuşmacıları dinlerken bir ara “Allah’ım sana geliyorum!” dedim. Kısaca bilgilendirmek gerekirse, Ohio Üniversitesi’nden Dr. Nicholas Lofthouse ve Dr. L.Eugene Arnold bu alanda yaptıkları son araştırma hakkında bizi bilgilendirdiler.  Dr. Laurence Hirshberg de Uluslararası Nörofeedback ve Araştırma Derneği’ni temsilen konuşmacılar arasındaydı. Araştırmayı bilimsel olarak değerlendiren kişi de Dr. Russell Barkley’di. Dr.Lofthouse ve Dr.Arnold, çalışmalarının şu aşamasında henüz kesin olarak Nörofeedback Terapisi’nin DE/HB’nin tedavisinde etkili bir yöntem olduğunun bulgularının ellerinde olmadığını ama yine de sonuçların umut vaat edici olduğunu söylediler. Dr.Barkley de; bugüne kadar, kanıta dayalı ciddi çalışmalar yapılmadan çok etkili bir tedavi yöntem olduğu ileri sürüldüğü için bu yöntemi onaylamadığını ama Dr.Lofthouse ve Dr.Arnold’ın bu çalışmasının Nörofeedback Terapisi ile ilgili şimdiye kadar yapılmış en ciddi çalışma olduğunu söyledi. Bununla birlikte, sonuçların hala NF Terapisi'nin etkili bir tedavi yöntemi olduğunu söylemek için erken olduğunu belirtti.  “Bu panelden sonra Nörofeedback Terapisi ile ilgili hastalarınıza ne diyeceksiniz?” sorusuna da cevabı: “Hala bilimsel olarak ellerinde yeterli kanıt olmadığını ama kanıta dayalı araştırmaların yapılmaya başlandığını ve bunun da ümit vaat edeci olduğunu söyledi.” Hem uygulanma sıklığı açısından yorucu hem de pahallı olduğunu da ekleyeceğini söyledi.
        Türkiye’de de bu konuyla ilgili Porf. Dr.Bengi Semerci ve Dr. Samet Köse’nin Klinik Psikofarmakoloji Bülteni’nin son sayısında yayınladıkları çok faydalı bir makale var. (2010; 20(3):193-195)   Maddi ve zaman kaybının ötesinde; sağlık sektöründe çalışmayan yani doktor ya da psikolog olmayan bazı kişilerin, bu yöntemi “birinde işe yaradıysa, herkeste işe yarar” mantığıyla kullanıyor olmalarının sakıncalarından bahsetmişler. Çünkü psikiyatrik ve nörolojik bozukluklarda kişilerin beyin dalgası aktiviteleri diğerlerine göre daha değişik bir yapıda olduğunu ve bu yüzden de, genellemelerin herkeste işe yaramayacağını belirtmişler. Bunun yanı sıra, uzmanlar bu yazıda Nörofeedback Terapisi’ne  bağlı ortaya çıkabilecek ve gelişecek rahatsızlıklardan bahsetmişler. Son olarak da, Nörofeedback Terapisi’ni uygulayan bazı kişilerin bu terapiyi uygulamak için gerekli olan eğitimi ve sertifikayı almadıklarının altını çizmişler.
        Türkiye’de de yurt dışında da, Nörofeedback Terapisi ile ilgili olumlu konuşmayan uzmanların ilaç firmalarından para aldıkları için bu şekilde konuştuklarını iddia edenler var.  Bu kişilere de en güzel cevabı, Nörofeedback Terapisi ile ilgili araştırmalar yapan Dr.Lofthouse ve Dr.Arnold veriyor: Çalışmalarımızın şu aşamasında henüz kesin olarak Nörofeedback Terapisi’nin DE/HB’nin tedavisinde etkili bir yöntem olduğuna dair kesin bir bilgi yok ama yine de sonuçlar umut vaat edici. Keşke, en kısa zamanda bu tedavi yönteminin başarısı, bilimsel olarak kanıtlansa da ilaç tedavisine gerçekten ihtiyaç duymasak.
        Yukarıda yazdıklarıma rağmen hala bu tedavi yöntemini uygulatmak isteyen varsa içinizde, en azından doktorunuzun bu konuda bir sertifikası olup olmadığını araştırın. Biofeedback Certification International Alliance’dan doktorunuzun sertifikasının geçerliliğin kontrol edin. Çünkü bu konuda sertifika vermeye yetkili tek kurum BCIA. Bunun yanı şu günlerde kitapçılarda beyin frekansıyla dikkat eksikliği ve hiperaktivite problemlerinin giderildiğini iddia eden bir cd gözünüze çarpabilir. Bu da Nörofeedback Terapisi’yle aynı mantıkta hazırlanmış bir üründür. Lütfen, DE/HB ile ilgili bir uzmana giderken ya da bir kitap/ürün alırken mutlaka o kişi hakkında araştırma yapın. Eğitimi nedir? DE/HB konusunda ne kadar tecrübeli? Bir kişinin herhangi bir alanda doktora yapmış olması her konu hakkında çalışabileceği ya da kitap yazabileceği anlamına gelmemektedir. Piyasada maalesef, bu tarife uyan ya da hiçbir psikoloji alt yapısı olmadan kişisel gelişim uzmanlığı yapan o kadar çok insan var ki. Unutmayın, DE/HB klinik bir bozukluktur. Bu yüzden destek aldığınız kişi çok önemlidir. Öfke patlaması yaşıyor diye bir çocuğu ya da evine bağlı olmayan bir kocayı bir hocaya götürüp okutup üfletmekle, DE/HB ile ilgili hiçbir uzmanlığı olmadığı halde bu işe soyunan kişilerden destek almak arasında hiçbir fark yoktur.