KALEMİN UCUNA DÖKÜLENLER

Her şey önce bir hayalle başladı. İlk başta anne babamın hayaliydim. Dünyaya geldim. Sonra kendim hayal kurmayı keşfettim ve kendime hayallerimden bir dünya yarattım...
01/10/2012

SBS Gitti, Şimdi Ne Olacak?

        Yunanlı filozof Herakleitos’u hiç duydunuz mu? Belki kendisini duymadınız ama onun “Değişmeyen tek şey değişimdir” sözünü mutlaka duymuşsunuzdur. Artık ben şuna inanıyorum, MEB’de Herakleitos’un çok büyük bir hayranı var ki her sene bu sözü kanıtlarcasına eğitim sistemimizde bir değişiklik yapılıyor. Bu sene de "Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş" adıyla yeni bir sistem açıklandı. Bu sistemde öğrenciler artık tek bir sınavla liseye yerleştirilmeyecekler. 6., 7. ve 8. sınıf yıl sonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasının yüzde 30’u ile 8.sınıf ağırlıklandırılmış merkezi sınav puanın yüzde 70’nin toplamıyla yerleştirme gerçekleşecek. MEB'nin yaptığı açıklamaya göre yeni sistemdeki amaç; öğrencilerin sınav kaygısını azaltmak, dershanelere ihtiyacı azaltmak ve okula devamlılığı arttırmakmış.

        Bu yapılan değişiklikler kuşkusuz iyi niyetle yapılıyor. Sadece her yapılan değişiklik yeni bir bilinmeyen olduğu için öğretmenlerde, ebeveynlerde ve öğrencilerde gerginlik ve kaygı yaratıyor. Çünkü yapılan bu değişiklikler teoride çok güzel anlatılıyor ama işin uygulama kısmında maalesef evdeki hesap çarşıya uymuyor. Bu yüzden de toplumda sisteme karşı bir güvensizlik oluşuyor. Şu an ki durumda bundan farklı değil. Okullarda artık sınav dönemi başladı. Özellikle anneler panik halinde bizleri arıyorlar "ne önerirsiniz?" diye. O yüzden ben de kendimi tekrarlamak pahasına da olsa bu konu üzerine bir kaç satır yazmak istedim. Aslında iyi de oldu; çünkü tekrar iyidir, öğrenmeyi pekiştirir.

NELER YAPABİLİRSİNİZ?

        1.
Asıl olan çocuğunuzun akıl ve ruh sağlığıdır. Bunu lütfen kendinize sürekli hatırlatın. Çocuğunuzun stres içinde boğulmaması için, içinde oyununun, sporun ve eğlencenin de olduğu "dengeli" bir hayat kurmalarına yardımcı olun. Sistem çocukları yarış atına çevirse de, siz onların yarış atı olmadığını unutmayın.

        2. Korku, kaygı, stres bulaşıcıdır. Siz yeni sistemden dolayı ne kadar stresliyseniz, çocuğunuz da o kadar stresli olacaktır. Bu yüzden kendi korku ve kaygılarınızın farkına varın. Korku ve kaygılarınızın altında yatan sebepler neler olabilir? Eğitim sisteminde yapılan bu değişiklik ve belirsizlik sizin geçmişinizden bugüne taşıdığınız hangi korkuları tetiklemiş olabilir?

        3. Anne babalar farkında olmazlar ama kendi stresle mücadele etme yöntemleriyle çocuklarına da örnek olurlar. Sizin stresle baş etme yönteminiz nedir? Huzuru buzdolabında ya da bir nefes sigarada mı bulanlardansınız yani "mış gibi" rahatlayanlardan mı yoksa spor yaparak, kendine vakit ayırarak ya da benzeri aktivitelerde bulunup gerçekten kendini rahatlatanlardan mısınız? Benim size önerim, benim de sevgili Metin Hara'dan öğrendiğim Sufi Nefesi. Kısaca anlatmak gerekirse, diyaframdan derin bir nefes alıyorsunuz ve "yavaş yavaş" veriyorsunuz. Unutulmaması gereken nokta, nefesi burundan alıp burundan veriyorsunuz. Her gün on dakika bu nefes çalışmasını yaparsanız hayatınızda huzurun daha fazla olacağının size müjdesini verebilirim. Ben ve danışanlarım bu yöntemden çok memnunuz. Hatta bu yöntemi çocuklarınıza da öğretebilirsiniz. Bazı çocuklara 10 dakika fazla gelebilir, onun sabır eşiğine göre süreyi azaltabilirsiniz.

        4.Olanı olduğu gibi kabul etmek bilgeliktir. Bu yüzden siz de olanı olduğu gibi kabul edin ve enerjinizi boşu boşuna değiştiremeyeceğiniz bir sistemi eleştirmek için harcamayın. Özellikle çocuğunuzun yanında bu tarz konuşmalardan kaçının. Çünkü bunun çocuğunuza hiç bir faydası yoktur. Daha çok kaygısını arttırırsınız ve öfkelenmesine sebep olursunuz. Ya da zaten öfkeliyse yangına körükle gitmiş olursunuz. Eğer siz gerçekten olanı olduğu gibi kabul etmeyi öğrenirseniz, çocuğunuz da zaman içinde bunu öğrenecektir.

        5. Çocuğunuzun ders çalışma motivasyonu düşükse kızmak, bağırmak yerine bunun sebeplerini araştırabilirsiniz. Ve onu nelerin motive ettiğini birlikte konuşabilirsiniz. İşinizi biraz olsun kolaylaştırmak için size hemen onları neyin motive etmediğini söyleyebilirim. Sürekli olarak "Çok çalış, artık ortaokuldasın ve sınavlar şimdi daha önemli" demeyi bırakın. Bu cümleyi okulda öğretmenlerinden de çok sık duyuyorlar ve okullar yeni açılmış olmasına rağmen çocuklar bunalmış durumda. 6. sınıfa giden danışanım Elif de bunalan öğrencilerden biri. Ona seansta, elinde sihirli bir değneği olsa okulda neleri değiştirirdi, diye sordum ve işte Elif'in eğlenceli cevapları - tabii ki onun izniyle paylaşıyorum sizlerle:

        - Okullarda en hızlı şeker ya da çikolata yeme yarışmaları düzenlensin,
        - Fen ve matematik gibi sıkıcı derslerin yerine bahçe sulama, ip atlama gibi dersler konulsun,
        - Sınavlar kaldırılsın sadece derse katılımdan not verilsin. Böylece öğretmenlerimiz de daha az yorulmuş olur.
        - Arada öğretmenler de öğrenci olsun ve bizim neler çektiğimizi anlasınlar.

        Hayallerde limitim her zaman gökyüzü olmuştur. O yüzden birgün Elif gibi eğlenmenin de öğrenmenin önemli bir parçası olduğunun farkında olan ve lafta değil fiili olarak öğrenmeyi eğlenceli hale getirebilecek bir Milli Eğitim Bakanlığı hayal ediyorum.

        Neden olmasın?